30 Mar 2010
Hanedan {Çeşme - İzmir}
24 Mar 2010
Balık Pişiricisi {Alsancak - Izmir}
Şimdi lezzetler tamam iyi hoş da, eğri oturup doğru konuşalım. Veli Usta adeta bir fast-food balık restoranı. Neden böyle diyorum? Hani insan kırk yılın başı paraya kıyıp rakı-balık keyfi yapmaya gider ya. İşte bu mekan o kadar kalabalık, o kadar ilgilenmiyor ve o kadar tabakları kafaya atıp gidiyorlar ki, insan rahatsız oluyor.
Karşıdan gözüken manzara bu oluyore.
Normal şartlarda takmayacağım böyle detaylar, rakı keyfini kaçırıyor.
Yukarıda gördüğünüz balıksız masamız, mezeler ve kalamar aldık ve küçük rakı 150 lira civarında tutmuştu.
Şimdi mekanın artı ve eksilerini "bence" yazıcam size, fikre siz karar verin..
Artıları
+ Kordon'da, manzaraya karşı.
+ Balıklar ve deniz ürünleri her zaman taze.
+ Yan mezeler lezzetli ve taze.
+ Salataları çok leziz.
+ Deniz Restaurant'tan daha ucuz :)
Eksileri
- Servis çok yavaş.
- Yer bulmak imkansız.
- Fiyat/kalite orantılı değil. Fiyatlar çok yüksek, ancak servis şeklinin bir öğle yemeği lokantasından farkı yok.
- Mekan o kadar dolu ki yanda oturan insana çarpmadan yemek yemek imkansız.
- Garsonları yakalayıp sipariş vermek çok zor.
- Yemek sonrası çay istediğinizde poşet çay getiriyorlar {benim için son derece eksi bir puan}.
- Hesaba dikkat etmezseniz fazla yazabiliyorlar, öderken adisyonu kontrol etmek gerekiyor.
- Tatlı alternatifleri yok.
23 Mar 2010
Dükkan Burger {İstanbul}
Tarihi Eminönü Balıkçısı {Eminönü - İstanbul}
22 Mar 2010
Yedi-Sekiz Hasanpaşa Fırını {Beşiktaş - Istanbul}
Gittim Yedim ekibi olarak tam hız yazılarımıza devam ediyoruz. Ekibimize Izmir'den Ozge ve California'dan Hande de katıldı, kendilerine ağzımız dolu yemek yerken, ağız arasından da olsa kocaman bir hoşgeldin diyor ve son sürat yemeye devam ediyoruz, bizi izleyin anacım!
Bugünkü misafirimis Istanbul Beşiktaş'tan tarihi bir fırın. O kadar tarihi ki girişindeki taşlar eskimiş ve unlu mamullerinin tadı yıllardır değişmiyor. Çocukluğumda annemin elimden tutup götürdüğü, un kurabiyesi ve börekçikler aldığımız fırın, Yedi-Sekiz Hasanpaşa.
Temelde bir ekmek fırını olmakla beraber, tadı mükemmel, değişmeyen unlu mamülleri var Yedi-Sekiz Hasanpaşa'nın. Ufak acıbademcikler, minik börekçiklikler, yassı galetalar, halka, un kurabiyesi, susamlı çubuk, poğaçacıklar aklıma ilk gelen ciciler..
Bu güzelliklerden, "abi 2 tane ondan, 3 tane bundan" diye bir kesekağıdına doldurtup, iskeleye inip, çay eşliğinde sıcak sıcak yemek son derece makul bir hareket.
Acıbadem, halka ve minik börekçikleri eşsiz lezzette, demedi demeyin. Fiyatlar gayet normal, fırından alıyorsunuz neticede.
Bir başka fırın hikayesinde görüşmek dileğiyle.. Esen kalınız..
In-N-Out Burger - California
Gittim Yedim ailesinin yeni uyesi olarak elimden geldigince Orange County - Los Angeles bolgesinde neler yiyebilirsiniz gostermeye calisacagim.
Ismim Hande. Yaklasik 2 senedir Guney California'da ikamet etmekteyim. Gittim Yedim en sevmedigim siteler arasinda bir numara... Saka saka. Turkiye'den uzakta gecenin bir yarisi Inci profiterol yazisi gorunce insan cok da sevimli duygular hissetmiyor hani :)
Bu giris bolumunu gectikten sonra ne yedim anlatmaya baslayabilirim. Ilk yazim icin California'ya ve Amerika'ya has bir yemek secmeye calistim :) Bence dunyanin en guzel hamburgeri In-N-Out da yenir. In-N-Out 1948 yilinda California'da kurulmus bir hamburger restorani. Onlari farkli kilan ne var derseniz, bir kere dondurulmus urun kullanmiyorlar. Hersey taze pisiyor. Patatesler orada kesilip kizartiliyor, etler de bildigim kadariyla gunluk geliyormus. Bunun yani sira burada drive-through dedigimiz arabaya serviste hoperlor-mikrofon kullanarak siparis vermeyi de ilk icat edenler de onlar.
In-N-Out'lar yogunlukla California'da, Nevada ve Arizona'da yer aliyor. Hala aile sirketi yapisini koruyorlar ve daha da acilmayi dusunmediklerini belirtiyorlar. Ozetle dunyanin bu kosesinden baska yerde yemenizin mumkun olmadigi bir lezzet :)
Menuleri ise bu kadar. Ama bunun yani sira birde gizli menuleri var. Gizli menu dedigimde menude olmayan bir sey pisirmiyorlar. Sadece pisirme tarzinda bazi farkliliklar var.
Iste dunyanin en guzel burgeri. Solda gordugunuz benimki. Sagdaki ise vejeteryan, icinde koftesi yok. Ayni sekilde patateslerde ise biri normal digeri Animal Style. O da ne ki diyenleri okumaya devam etmeye cagiriyorum.
Iste her genc kizin hayali :). Animal Sytle Cheeseburger. Bu Animal Style burgerler In-N-Out'un gizli menusunden. Restoranin herhangi bir yerinde yazmiyorlar sadece siparis verirken Animal Style istediginizi belirtiyorsunuz. Farki ne derseniz, normal sogan yerine kavrulmus sogan koyuyorlar. Sanirim ekstra peynir ekliyorlar ve hardalli bir ekmegi var. Yerken hardal tadi almiyorsunuz ama ekmeginde bir tatlilik, guzel degisik bir lezzet var.
Bu ise Animal Style patates kizartmalari. Normal kizarmis patateslerin ustune kavrulmus sogan, erimis peynir (amerikan peyniri diyorlar burada ona cheddar gibi tadi) koyuyorlar. En ustunede de In-N-Out Spread dedikleri bir sos var. Sanirim sos Thousand Island ama bu konuda kesin bilgim yok.
Umarim bu yazi sizi aciktirmistir :) Bizi okumaya devam...
Hande
19 Mar 2010
Dağmaran
Bambi Büfe'de "Islak Hamburger" {Beyoğlu - Istanbul}
Aslında Leşburger yemek için ilk tercihimiz her zaman Kızılkayalar'dır ama, Gravel kaşarlı dürüm döner isteyince uğramıştık Bambi'ye. Uğramışken birer ıslak hamburger götürmeden olmaz değil mi?
Islak Hamburger Nedir? diye soranlara kapak olsun bu fotoğraf :P ;)
Not: Ne çok Beyoğlu'nda yemişiz yahu!
Bu Sefer Evde Yedik: Dr. Oetker Bitter Çikolatalı Puding
Yıllardır istediğim şey oldu ve Balkanlar'ın en iyi bilimadamları benim için Dr. Oetker Bitter Çikolatalı Puding'i geliştirdiler!
Böyle tadı acı acı, en iyi kombinasyon için 2 paket Dr. Oetker Bitter Çikolatalı Puding, 1 paket Dr. Oetker Bademli Çikolatalı Puding'i, üzerinde yazan süt miktarından 1 bardak eksik olarak pişiriyoruz.
Kıvamı böyle yoğun yoğun oluyor, dilin üzerinde acı çikolata tadı bırakıyor..
Böylece, gidip yemeye gerek kalmıyor. Bugünlük de böyle olsun, paramız cebimizde kalsın :)
18 Mar 2010
Şirincan’da Kahvaltı {Güzelbahçe – Izmir}
Şimdi efenim, biz alternatif kahvaltı mekanları sorgularken Altınoluk diye bir yeri tavsiye ettiler bize. Aman şöyle güzel kahvaltısı, böyle güzel manzarası varmış. Yardırdık gittik, bu kadar zevksiz bir yer olamaz. Abicim denize sıfır bir yeri fayans kaplamışlar, bildiğin fayans! Insanlar fayansın üzerine oturmuş neymiş deniz kenarındayız diye kahvaltı ediyorlar.
Hani şey, anneannelerimizde fayansa bir sempati vardır ya. “Burayı fayans kaplatın evladım çamur olmaz yıkarsınız” filan derler, Altınoluk da deniz kenarı çamur olur mantığıyla tuvalet fayansı döşemiş işte.
Tuvalet fayansını görünce aklıma gelen ilk şey alaturka tuvalet, herkesin ellediği plastik iğrenç maşrapa ve üzerine çişlerin damladığı terlik olduğundan {böğğğk bir yemek blogunda bu kadar tiksinç konuşmamayı öğrenmem lazım} Altınoluk’ta kahvaltıdan soğudum.
Sonra Şirincan’ı gördük Altınoluk’un az ilerisinde, Güzelbahçe sahilde. Acaip sevdim orayı çünkü adamlar denize sıfır ahşap çıkma yapmışlar, masalar da bu çıkmanın üzerinde. Izmir’de nadir olarak denize sıfır oturup kahvaltı edebileceğiniz bir yer. Atladık tabi Gravel ile.
Pazar sabahları denize sıfır masa için kuyruk bekleyeceksiniz baştan söyleyeyim. Ama genelde çocuklu aileler geldiğinden ve çocuklar huzursuzlandıkça alelacele yiyip kalktıklarından masalar çabuk boşalıyor :) İşte biz sabırlı oburlar olduğumuz için, içerideki masalara oturup çay söyleyip bekliyoruz.
Standart kahvaltıya, üç çeşit peynir, domates, biber, zeytin, reçel, tereyağ, bal kaymak vs dahil. Buna ek olarak; menemen, sucuklu yumurta, pastırmalı börek, paçanga böreği de söylüyoruz gittiğimizde. Iki kişiye tek serpme kahvaltı alıp, ekstralarla masayı zenginleştirmek daha hoş oluyor. 6-7 kişiysek de yine kişi sayısından az serpme kahvaltı alıp ekstraları çok tutmak mantıklı. Porsiyonlar doyurucu, sadece peynir tabağı gözümüze az gözükmüştü, söyleyip duble yaptırmıştık en son, para da almadılardı.
Çay servisi çayı soğutan tipsiz kahve fincanlarında yapılıyor ancak isterseniz ince belli bardak getiriyorlar. Bu arada kahvaltıyla beraber çay termosu veriyorlar istediğiniz gibi içiyorsunuz.
Pazar sabah yoğunluktan siparişler geç gelebilir, masanız silinmeyebilir ama deniz kenarı keyfine değer.
Mekanın en güzel zamanı bahar sabahları. Eğer sıcak yaz aylarında gidecekseniz de erken saatler, öğleye kalmadan.
Fiyatlar çok çok uygun. Yukarıda saydığım kahvaltıyı en son 6 kişi ettiğimizde 90 lira filan vermiştik. Masaya gelen şeyler bitmedi, menemenler, sucuklu yumurta, börek çeşitleri, sular, termos termos çay, bazlama, türk kahvesi.. Bence rakam son derece ortalama, kişi başına vurduğunuzda.
Ulaşım
Arabasız ulaşım mümkün olsa da çok zor. Konak’tan Güzelbahçe otobüsüne binebilirsiniz ama biz bile araba bulup gidiyorsak siz de öyle yapın. Uzak çünkü :)
Adres
Şirincan Kilizman: Mithatpaşa Caddesi no:2 Kilizman Güzelbahçe/İZMİR
0232 234 44 30
Bu son resimde de huşu içerisinde sucuklu yumurta bekleyen Gittim Yedim tayfasından iki kişiyi sansürlü olarak görebilirsiniz :D
17 Mar 2010
PideSun {Kadıköy - İstanbul}
İnci Profiterol {Beyoğlu - Istanbul}
Bu yazım da bilmeyenlere gitsin. Yolunuz Beyoğlu'na düşerse, Inci'de ayakta durarak da olsa bir profiterol yiyin.
Şimdi ben aslında profiterol seven bir insan değilim. Ancak ben bile Inci'de profiterol yiyorum o derece güzel. Zaten bir profiterol bu kadar güzel ve hafif olmasa böylesine çılgınca yenmez sanıyorum.
Girişte solda duran amca, tabaklara profiterolü servis yapıyor. Girerken oradan alıp yiyor, yedikten sonra kasaya gidip ödüyorsunuz. Alıp alıp yiyorsunuz. Genelde haftasonları çok kalabalık oluyor, bizim gibi haftaiçi saatlerde boş oluyor, oturup yiyebiliyor ve fotoğraf çekme fırsatı bulabiliyorsunuz.
Inci profiterolde her şey klasik. Dolaplarda klasik pastalardan bulabilir, nostalji yaşayabilirsiniz.
Profiteroller böyle yatıyor dolapta. Dolup dolup boşalıyor bu kısım, sürekli yeni tabaklar geliyor oyy.
İşte çikolatanın süte doyduğu an. Lezziz bir Inci Profiterol yumağı.
İnci Profiterol'de klasik, nostaljik çikolatalar da var alıp eve götürmelik.
Bu da mekanda en sevdiğim detaylardan, eski bir bakkal terazisi.
Yanında da kıtırlar, acı bademler ve tuzlular. Bir de fotoğraflamamışız ayva kurusu var, kendisi beyimin favorilerinden.
Yediklerinizin yanında da bir bardak serin limonata ferahlatır.
Bu hafta hep Istanbul'dan gittim, yarın ki yazım Izmir'den gelecek.
--
Bol kalorili günler efenim, esen kalın.
Sadık dostunuz, Irazca.
16 Mar 2010
Ara Cafe {Beyoğlu – Istanbul}
Bilmeyenlere hızlıca anlatayım Ara Cafe’yi.
Ara Cafe, Galatasaray Lisesi’nin hemen karşı sokağındaki minicik ara sokakta yer alan über entel bir yer. Ara Güler'in atölyesinin alt katında. San’at camiasından bir sürü isimle karşılaşabilirsiniz burada. Etrafta dizilerde oynayan oyuncular, ünsüzler, facebooktan tanışıp ilk randevuya buraya gelenler, tiki tiki saat kaç’ların yanı sıra harbi tiyatrocular oturuyor olabilir. Onlara kafa çevirmiyoruz, kendi dünyalarında yalnız bırakıyoruz. Unutmayın ki biz oburuz. Şanla şöhretle işimiz yok, boş şeyler bunlar. Ben de blog camiasının celebritisiyim ne var yani :P
Tekrar ediyorum, bizim amacımız onları görmek değil, Ara Cafe’de Balkan Köfte ve Hellim Peynirli Salata’yla, naneli limonata eşliğinde karnımızı doyurup, üzerine ince belli cam bardakta çay içip ıslak kek yiyerek toz olmak.
Haftasonları cehennem gibi kalabalık olur, uzun süre sıra bekler, sıra beklediğinizde yemek söylemek için bekler, yemek söylediğinizde gelsin, bittiğinde de hesap istemek için beklersiniz.
Bu yüzden ne yapıyoruz? Prime-time’da ziyaret etmiyoruz burayı. Yerine, haftaiçi öğleden sonralarında içerisi bomboşken yemek yiyoruz.
Gelelim en önemli soruya ne yiyoruz?
Ara Cafe’de çok seçenek var ama benim açık ara favorilerim:
1) Balkan Köfte
Balkan Köfte denilen lezzet patlıcan közleme, köfte, domates sosu ve yoğurdun muhteşem buluşması. Ard arda 2 tabak yerim zorlasam. Inanılmaz bir lezzet.
(Yukarıdaki Balkan Köfte fotoğrafı temsilidir, Ara Cafe porsiyonları çok daha büyük ve farklı. Ben köfte fotoğrafını da yemişim sanırım, bulamadım.)
2) Manisa Köfte
Benim her zaman yeme imkanım var ama eğer merak ediyorsanız Manisa Köfte’yi deneyebilirsiniz, o da çok güzel ama biz işyerinde her öğlen yediğimiz için bıktık kendisinden.
3) Hellim/Beyaz Peynirli Salata
Şimdi peynir ve salata freak iseniz, kaliteli peynirle yapılmış bir salata yemenin, ortalama bir cafe’de imkansız olduğunu bilirsiniz.
İşte Ara Cafe’nin salatalarında kullanılan peynirler öyle değil. Bayağı şarküteri peyniri.
Salatalarda malzemeden kaçmıyorlar, ceviz, mısır, allah ne verdiyse bolca yer alıyor, inanılmaz doyurucu.
4) Yaz Aylarında Naneli Limonata
Söylenecek pek bir şey yok, nane yaprakları eşliğinde süper bir limonata. Yazın harika bir alternatif.
5) Islak kek
Islak ev kekinin hastasıysanız bunu da denemenizi tavsiye ediyorum.
Fiyatlar
Ara Cafe’de fiyatlar Beyoğlu adam gibi kafe ortalamasına göre çok normal ancak her gün gidecek kadar da ucuz değil. Balkan köfte 10-15 lira aralığındaydı en son gittiğimde. Çay, kek, limonata tarzı şeyler zaten ucuz. Ancak Balkan Köfte için bu fiyat değer diyorum başka bir şey demiyorum.
Adres
Tosbağ Sokak No: 8/A Beyoğlu