Kahvaltı mekanlarından başlamışken öyle devam edeyim istedim. Bu seferki oldukça da meşhur bir yer. Mehmet Yaşin'in Yol Üstü Lezzet Durakları'nda uğradığı ve zeytinyağlı enginar yediği bir mekan. Böyle meşhur olunca da zaman geçtikçe bir şeyler bozuluyor. Durun baştan anlatayım.
İzmir'den Çeşme'ye eski yoldan giderken veya otobanın Zeytinler ayrımından eski yola girip Çeşme tarafına döndüğünüzde, Uzunkuyu mevkiinde sağlı sollu mekanlar görürsünüz. Bunlar pazar sabahları serpme kahvaltı verirler, akşama da ızgara et spesiyallerini severek yiyebilirsiniz. İşte baharın yaklaştığı, Mart'ın da kapıdan baktırmadığı şu günlerde Çeşme'de geçireceğimiz ortalama on sekiz santigrad derece bir haftasonunu fırsat bildik, geçen senelerde de yaptığımız gibi kahvaltıya Hanedan'a gidelim dedik.
Bir kere mekan oldukça büyük, zaten hep büyüktü ama sanki bana çocuk parkının yanına yeni masalar eklenmiş gibi geldi, ne de olsa bir senedir gitmiyorum, hatırlamamam normal. Bu mekanın pek bilindik bir işletmecisi vardır, bilindik ama ben ismini bilmiyorum :) Kendisi de sürekli koşuşturup diğer elemanlarla birlikte servis yapar, bir de gelen geçenin hatırını sorar, sıcakkanlı birisi. Yine çok kalabalıktı, bir koşuşturmadır gidiyordu, park yeri zar zor bulup bir masaya kendimizi attık. Bu arada, çocuk parkının gürültüsünden uzak kalmak için de mekanın terası diyebileceğimiz yerde çıkış kapısının hemen yanındaki masayı gözümüze kestirdik. Giriş kapısına yakın olursa servis iyi olur aklımızca...
Bu yazının sonuç cümlesini buraya unutmadan yazayım sonra gerekirse tekrar yazarım. Bu mekana açsanız gitmeyin! Mesela İstanbul'dan Çeşme'ye akan ünlü simaları görmek istiyorsanız veya onlardan biriyseniz önceden kahvaltınızı edip gelirseniz, burada doğanın ve çocuk cıvıltısının (!) tadını çıkarabilirsiniz. Bizim, kahvaltımız için sipariş verebilmemiz yirmi dakika, siparişlerin gelmesi ise artı on dakika sürdü. Bu karmaşada yumurta veya börek gibi sıcak bir şeyler istemeyi aklımızdan bile geçirmedik tabi. Oysa ki giderken, şu daha önce yiyip de doyamadığımız sucuklardan da isteriz diye düşünüyorduk. Sipariş verirken aklımızdan geçen ise masada önceden oturanlardan kalan ekmek sepetini almasalardı keşke idi. İşte serpme kahvaltımız:
Şimdi, servisi bu kadar kötülemişken aslında belirtmem gerekir ki elemanlar hakikaten boş durmuyorlar, sürekli koşuşturuyorlar. Ama bizim masaya bakan elemanın, yan masada siparişleri geç geldi diye söylenen müşteriye söyledikleri aslında herşeyi özetliyordu, "Pazar günü olduğundan yetişemiyoruz." Belli ki insanlar buraya pazar günleri kahvaltıya gelecek, belli ki bu kadar masanın hepsi pazar günü dolacak, belli ki. Neyse...
Serpme kahvaltıya gelmişken, burada iyi bir şeyler yazmak istiyorum :) Çok fazla çeşit olmasa da porsiyonlar büyük, açlıktan ölmek üzereyken hepsini sildik süpürdük tabi. Balon lavaş sıcak ve lezzetliydi, bal kaymakla süper üçlü. Sonuç cümlesini de yerine yazayım da bitsin, açsanız bu mekana pazar günü gitmeyin, diğer günleri bilemiyorum, yorum yapmayayım.