Arkadaşlar öncelikle hepimize afiyet olsun,
Uzun zamandır haşmetli göbeğim ve ben gittimyedim.com'da yazmak istiyorduk. Daha yeni fırsat bulabildik, hepinizden özür dileriz.
İstanbul'a yeni taşınmış bir insan olarak Eminönü'ne gitmezsen İstanbul'u görmüş sayılmazsın dediler. Biz de ne yaptık, alacaklarımız birikince bir seyahat planladık. Seyahat diyorum, çünkü oturduğum yer olan Ataşehir'den oraya geçmek toplu taşımayla cinnet, otomobil ile cinayet sebebi.
Neyse efenim biraz mekanı tanıtalım;
Deniz otobüslerinden indiğinizde ya da otomobilinizi park edip sahil şeridine geldiğinizde sizi 3 adet, bir oraya bir buraya sallanan balıkçı teknesi karşılıyor. Nişanlım kişisinin söylediğine göre bu şatafatlı, içinde taht bile bulunan altın rengi tekneler, eskiden alalede balıkçı tekneleriymiş. Belediye, gelirlerinin çok fazla olduğunu ve isim yaptıklarını öğrendikten sonra bir düzene girmelerini şart koşmuş ve haliyle vergiye bağlanmış.
Haftaiçi oturacak yer sıkıntısı yok, 30sn göz gezdirince illaki kalkan birileri bulunuyor. Ancak haftasonu tam bir keşmekeş. Sıraya kaynayan mı ararsınız, birbirinin ayaklarını ezenler mi ararsınız, ne ararsanız var. Ayrıca ortamda o kadar çok insan var ki çanta, cüzdan, telefon gibi değerli eşyalarınızı ortalık yerde tutmamanızı öneririm.
Lezzete gelince, ben balık sevmeyen ve aramayan bir insan olarak bu balık ekmeğin hastası oldum efendim. Palamut denen bu balığı bu abiler nasıl yapıyorlarsa pamuk gibi oluyor. İştahla ısırırken kendinizi kaybedip 2. yarım ekmeği almak için kendinizi tekrar sırada bulabiliyorsunuz. "Bayattır onlar, balık dediğin evde yapılır" diyebilecek arkadaşlarımız için ise şöyle söyleyebilirim; inanılmaz bir sirkülasyon var ve bayat olma şansları hemen hemen yok.
Tarihi Eminönü Balıkçılarından 3 kere yeme şansım oldu ve hepsi çok başarılıydı ancak ortadaki balıkçı arkadaşımızın, balığın kılçıklarını ayıklamada, baştaki ve sondaki meslektaşlarına göre biraz daha amatör olduğunu söylemem gerek. Bir sonraki ziyaretimde, artık boş masa sayısına göre ya baştaki ya sondaki tekneye gideceğim.
Ayrıca bilgi vermem gerekir ki, ortamda sinir katsayınızı yükseltecek tek şey sıkışık oturma düzeni değil, elindeki ıslak mendilleri ağzınıza yüzünüze uzatıp "slak mendil" diyen gençler. Ne diye agresyon yapıyorsun diyebilirsiniz, ancak her 10sn'de bir böyle bir durumla karşılaşınca insan birazcık sinirleniyor, ama elinizdeki lezzetli balık ekmek onu hemen unutturuyor.
Masanıza uğrayan kişilerden bahsetmişken, turşuculardan bahsetmemek olmaz. Bu arkadaşlarda hem limonlu hem sirkeli bulmanız mümkün. Neşeli Günler isimli filmde Adile Naşit ve Münir Özkul bu konu yüzünden birbirine giriyorlardı hatırlatayım. =) Ayrıca bu arkadaşlar aşağıda göründüğü gibi turşu suyunun bazı hastalıklara iyi geldiğini söylemekte. Uyarmak zorundayım efendim, ülseriniz ya da mide rahatsızlığınız varsa sakın ama sakın turşu suyu içeyim demeyin. O trafikte hastaneye zor yetişirsiniz. =)
İşte her derde deva turşu suyu =)
Kıssadan Hisse;
5 dakikada karnını lezzetli bir şekilde doyurup Eminönü'ne dalmak ya da evine doğru yola çıkmadan önce mola vermek için çok güzel bir mekan. Sallanan tekneler ve insan çeşitliliği, teknelere uygun giyimli çalışanlar ve sürekli fotoğraf çeken turistleriyle görülmesi gereken bir lezzet durağı.
Fiyat:
1 adet yarım ekmek 4tl
Not: Masaya gelen çocuklardan mendil almak yerine, balığınızı uzatan arkadaşa söylerseniz size bedava kolonyalı mendil vermekteler ve bu kolonyalı mendili yemek yediğiniz sırada masanızda tutarsanız sizi rahatsız etmeyeceklerdir. Bu kıyağımı da unutmayın. =)
Afiyet olsun.
2 yorum:
Hocam palamut değil onlar!
İthal (Norveç) uskumru
ben bu gün yedim güncellemek adına 6 tl yarım ekmek içine bir istavrit kadar bir palamuttu yanına turşu suyu 2 tl afiyet olsun
Yorum Gönder