20 Nis 2011

Carl's Jr. {Cevahir AVM - İstanbul}

Uzun bir ara verdiğim yemek ziyareti yazılarıma "Carl's Jr." ile geri dönüyorum!


Önce Carl's Jr. hakkında biraz bilgi vereyim. Türkiye'de yeni olmasına rağmen Amerika'da 70 yılı aşkın süredir hizmet veren bir fastfood zinciri Carl's Jr. Mc Donald's ve Burger King'den ise hizmet anlayışı ile farklılaşıyor. Carl's Jr.'a girdiğinizde kasaya siparişinizi veriyorsunuz sizden ödemeyi alıp elinize boş bir bardak veriyorlar. Evet Türkiye sınırları içerisinde sadece İKEA ve sınırlı birkaç restoranın verdiği SINIRSIZ İÇECEK Carl's Jr.' da da var! Gerçi bu beni çok etkilemiyor, çünkü hiçbir zaman o kocaman kovalardaki kolaları bitirmeyi başaramadım...

Menümü büyük seçmemin tek sebebi, her zaman daha çok patates kızartmasıdır. Ancak Türkiye'de sınırsız içecek demek çok büyük bir kitleyi kazanmak demek. Bu uygulamayı 70 yıldır başarıyla sürdürdükleri için ayrıca kendilerini tebrik ederim. Bu arada söylemeden geçmeyelim; içecekler CocaCola ve yancıları. Pepsi olduğu zaman "Ben bir Ice Tea alayım o vakit" diyenlerdenseniz, sevineceksiniz:)

Biraz mekandan bahsedeyim. Cevahir'in yemek katında teraslı bir bölüme kurulmuş. Bu sigara içerken yemek yiyenleri ve yazın "bir kola alayım da sigaramı püfür püfür içeyim" diyenleri sevindirecek.

İç mekan oldukça yeterli ve büyük. Yeterli sayıda masa var. Servis ise oldukça kaliteli. Çalışanlar güler yüzlü ve hızlı. 2 obur olarak masaya gidip oturmamızın ardından, 2 dakika içinde siparişlerimiz geldi. Göz yaşartıcı bir perfomans. Zira siz d,e bizim gibi Burger King ve McDonald's'ın önünde, cinayet işlemeye sebep olacak kadar, araya insan kaynamasına ve beklemeye alıştıysanız Carl's Jr. size ilaç gibi gelecektir. Ver siparişi geç otur. Türk insanının alışık olduğu ama asla Amerikan restoranlarında bulamadığımız bu sistemi göz yaşları içerisinde tecrübe ettik.

Mekan ve firma hakkında genel bir bilgi verdikten sonra sıra geldi yemeklere. Biliyorum yazının başından beri "hadi lan hadi" diyerek okudunuz. Sabreden derviş muradına erermiş:)


Gelelim yemeklere!!!

Lezzeti tek kelimeyle mükemmel. İstanbullu hamburger severlerde artık kanıksanmış bir düşünce var; "pahalı hamburger yiyeceksem gider Dükkan Burger'den yerim". Ancak bu sefer öyle değil. Fiyatlar Mcdonald's ve Burger King'den 1.5-2tl daha pahalı, ancak lezzet olarak Burger House, Mano Burger ve daha birçoklarının önüne geçiyor. Bakın, McDonald's, Burger King vs ile kıyaslamadım bile. Yumuşacık ekmeği ve sosları ise gerçekten çok başarılı.

Carl's Jr. 'da 3 farklı hamburger yedik: Chili Cheese, The Big Carl ve Super Star With Cheese. Kelimenin tam anlamıyla hepsinin tadı ayrı güzeldi. Köfteleri ne McDonald's hamburgerleri gibi yavan, ne de Burger King'in hamburgerleri gibi tatsızdı. Gerçekten güzel ve isimlerinin hakkını veren hamburgerler yedik.



Patates süprizi!

Her zaman için Mc Donald's patatesinin gönlümüzde farklı bir yeri olmuştur biliyorsunuz. Artık değil. Carl's Jr.'ın patatesi gerçekten Mc Donald's patatesinden daha güzel. Çok şaşırdım ve afiyetle yedim. Böyle bir şey beklemiyordum. Servisi masaya getirirlerken zar zor sildiğimiz göz yaşlarımız, patatesleri tadınca sel oldu aktı. Masamızdaki servisler, inci tanesi gibi göz yaşlarımızla buluştu:)

Tadını merak ettiğim için menümün yanında söylediğim Chicken Tenders ise, abartmıyorum, eşimin yaptığından bile güzel. Buradan eşimi tenzih ederim. Kesinlikle tavuk farkı var yoksa kendisi de bu kadar güzel yapar eminim (dayak yemeyelim ayaküstü:). Bu kadar mı yumuşak ve lezzetli olur bir tavuk yahu? Diğerleri resmen bize kauçuk yedirmiş yıllarca...


Sonuç olarak Carl's Jr.'dan karnımız tok ve mutlu ayrıldık. Hatta ilginç bir şekilde o kadar yemiş olmamıza rağmen bir şişkinlik falan hissetmedik. Tabi bu bizim ayılığımızdan da olabilir, yemeklerin hafifliğinden de; ama biz hafifliğine verdik. Zira diğer hamburgercilerde yedikten sonra (yancıları dahil) bir şişkinlik hissediyorsunuz.

Şube müdürü ile de ayaküstü sohbet imkanı bulduk. Carl's Jr.'ın Türkiye çapında daha da yayılacağının ve sadece Cevahir ile sınırlı kalmayacağının müjdesini de aldık!


Sonuç;

Şu an için sadece tek bir yerde hizmet veriyorlar. Reklam çalışmaları yok denecek kadar az. Sadece bilen gidiyor. Misal, Amerika'ya yaptığı yolculuklarda sık sık Carl's Jr.'a uğrayan abim olmasa asla haberimin olmayacağı ve belki de hamburgerlerini hiç denemeyeceğim bir yerdi. Ancak artık yolum ne zaman düşse mutlaka uğrayacağım bir hamburgercim daha var.

Carl's Jr, yemek yemek için Ataşehir'den kalkıp Cevahir'e gidebilecek kadar manyak olan abim ve beni mutlu etmeyi başardı. Kendilerini tebrik ediyor, yolu Cevahir'e düşecek arkadaşlara şiddetle tavsiye ediyoruz!

Afiyet olsun!

7 Nis 2011

Maria's Cheesecakes {Çavuşbaşı - İstanbul}

Oburluğun sınırı nerededir? Sadece ününü duyduğunuz bir şeyi yemek için kalkıp normalde yolunuzun hiç düşmeyeceği yerlere bile gider misiniz? Ya da işletmecilik açısından düşünecek olursanız; bir mekan açmak istediğinizde işinizin “tutması” için açacağınız yeri mi iyi seçmeniz gerektiğine inanırsınız, yoksa verdiğiniz hizmetin ve yiyeceklerinizin kalitesine güvenmeniz yeterli olur mu? Cheesecake’lerinden bahsetmeden önce şunu söylemek gerekiyor: Maria’s Cheesecakes tam da işletmecilik ve pazarlama derslerine konu olacak bir yer!

Mekana ismini veren sahibi Maria Perdue, Massachusetts’te doğup 1995’te İstanbul’a yerleşen ve 2006’da da Çavuşbaşı’nda şahane cheesecake’lerini sergilediği cafe’sini açan Amerikalı bir bayan. Kendisinin en büyük özelliği Çavuşbaşı gibi İstanbul’un “kıyısında” kalmış denebilecek bir yerde böyle bir girişimcilik örneği sergileyip şehrin dört bir yanından sadık müşteriler edinmiş olması.

Çavuşbaşı özellikle son dönemde şehrin karmaşasından kaçmak isteyen insanların mesken tuttuğu küçük bir belde. Cafe’nin dışıyla içi arasında o kadar büyük bir tezat var ki, içeri adımınızı attığınızda kendinizi bir anda zamanda yolculuk yapmış gibi hissediyorsunuz! Mekan, içinde sadece üç masanın bulunduğu küçücük bir yer. Kapıdan girdiğinizde hemen sağ köşede cheesecake’lerin bulunduğu cam dolabı görebiliyorsunuz. Bize sunulan seçenekler elmalı tart, siyah çikolatalı, limonlu, frambuazlı ve İstanbul usulü cheesecake idi. Normalde her gittiğim yerde çikolata cheesecake tercih etmeme rağmen başka mekanlarda tat açısından çok fazla hayal kırıklığına uğradığım için burada işi sağlama alayım dedim ve frambuazlı cheesecake sipariş ettim. Etmez olaydım! Her ne kadar frambuazlı cheesecake’i de mükemmel olsa da, Onursuz Kıl Adam’ın tabağından çikolatalı cheesecake parçaları çalmadan duramadığımı itiraf etmem gerekiyor.

Öncesi

Cheesecake müptelası olanlar iyi bilir. Dışarıda yapılan cheesecake’lerde labne peyniri kullanılır ve yerken peynirin tadını ayırt edebilirsiniz. Maria’nın cheesecake’lerinde taban, peynir ve üstündeki sosu o kadar güzel bir şekilde birleşip ağzınızda o kadar muhteşem bir tat bırakıyor ki… Ben hayatımda böyle güzel cheesecake yemedim! Sanırım sosunun güzelliği de kullanılan doğal malzemelerde saklı. Üstelik kendinizden geçmenin bedeli dilim başı sadece 6.50 TL.

Maria’s Cheesecakes’in kısa süre önce Ataşehir’de şube açtığını öğrenmek bizim için hem iyi hem de kötü oldu. Sadece Çavuşbaşı’nda olsaydı “çok ters yerde” diyerek kendimizi frenleyecekken şimdi daha merkezi bir yerde olduğunu öğrendiğimiz için kendimizi nasıl tutacağımızı hiç bilmiyoruz.

Sonrası

(Gördüğünüz gibi tabağı yıkamaya gerek yok)

Altınızda araba varsa cheesecake’lere ulaşmanız nispeten daha kolay. Avrupa Yakası’ndan geliyorsanız Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yolundan Kavacık’a gelip Çavuşbaşı tabelalarını takip etmeniz yeterli. Anadolu Yakası’nda oturanlar aynı zamanda Şile otobanı üzerinden Çavuşbaşı tabelalarını takip edebilirler. Bu sevimli mekan Çavuşbaşı Camii’nin sırasında kalıyor. Ataşehir Şubesi’ne daha gidemediğimiz için tarif edemeyeceğim, ama adresten kolayca bulabileceğinizi düşünüyorum.

Web sitesi: http://www.mariascheesecakes.net/

GittimYedim.Com, çok yazarlı, sosyal bir yemek girişimidir. Bu sitede gezdiğimizi gördüğümüzü değil, yediğimizi içtiğimizi anlatırız.

copirayt mopirayt: Bir takım şuursuz oburlar