







180 yıllık lezzet yolculuğunda, beş kuşaktır devam eden, değişen koşullara rağmen değişmeyen kalitenin öyküsü Beyaz Fırın.Istanbul'da birçok şubesi bulunan Beyaz Fırın'ın ben en çok Kadıköy çarşı şubesini seviyorum. Oradaki kalabalık ve aceleyle ayaküstü yediğim kaşarlı kruvasanlar, irmik helvası, "küçük şeyler" ve bilumum pastacıkların tadını ömrü hayatımda başka hiçbir pastanede alamadım.
Makedonya'dan göçüp Balat'taki simitçi dükkanında yola çıktığı günden beri, İstanbul'da bir tarihe tanıklık etmiş, yıllar içerisinde hep gelişmiş ama ilk günkü kimliğinden hiç ödün vermemiş Stoyanof ailesi.
Beyaz Fırın'da yıllar boyunca edinilen tecrübe, ailenin büyüklerinden küçüklere aktarılmış. Bazen sözcüklerle bazen konuşmaya bile gerek kalmadan aktarılan bu tecrübe, bugün Beyaz Fırın'ın arkasındaki sağlam temeli oluşturuyor.
Yukarıda beyim Gravel ile yaptığımız hoş bir atıştırmalık kombinasyonu görüyoruz.
Beyaz Fırın'da yer alan her şey bir lezzet harikası ve inanılmaz özenli. Minicik bir kurabiye bile bir Gelincik Tarlası tablösü hissi uyandırıyor bende, o derece.
Fiyatlar ucuz değil. Ancak Beyaz Fırın kalitesinin bir ayrıcalık olduğu ve bu lezzetli birkaç ayda bir Istanbul'a geldiğimde tadabildiğimi düşünecek olursak beni hiç rahatsız etmiyor fiyatlar.
Zaten ondan bundan kombinasyonu tabak yaptığımızda gramajlar fazla olmadığından öyle ahım şahım hesap da çıkmıyor.
Mekanda favorilerim, meyveli tartlar, makaronlar, kruvasan/kurabiye çeşitleri, çikolatalar, meyveli atıştırmalıklar, irmik helvası... Eööömm. Sanırım kısaca HER ŞEY! :)
Istanbul'dan bizi ziyarete gelirken her seferinde Beyaz Fırın'dan paket yapıp bize getiren Merve'ye de selam ediyoruz buradan :)
Ağzım sulandı sayın okuyucu. Size anlatırken kan şekerim düştü. Istanbul'da olsam soluğu alıcam Beyaz Fırın'da.
Size en yakın Beyaz Fırın şubesi'ni öğrenmek için buraya bir tık yeterli. Fotoğraflar da beyim Gravel'e aittir.
Esen kalın okurlarım.
--Irazca