Tarihi Mekanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tarihi Mekanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mar 2010

Tarihi Eminönü Balıkçısı {Eminönü - İstanbul}



Arkadaşlar öncelikle hepimize afiyet olsun,

Uzun zamandır haşmetli göbeğim ve ben gittimyedim.com'da yazmak istiyorduk. Daha yeni fırsat bulabildik, hepinizden özür dileriz.

İstanbul'a yeni taşınmış bir insan olarak Eminönü'ne gitmezsen İstanbul'u görmüş sayılmazsın dediler. Biz de ne yaptık, alacaklarımız birikince bir seyahat planladık. Seyahat diyorum, çünkü oturduğum yer olan Ataşehir'den oraya geçmek toplu taşımayla cinnet, otomobil ile cinayet sebebi.

Neyse efenim biraz mekanı tanıtalım;

Deniz otobüslerinden indiğinizde ya da otomobilinizi park edip sahil şeridine geldiğinizde sizi 3 adet, bir oraya bir buraya sallanan balıkçı teknesi karşılıyor. Nişanlım kişisinin söylediğine göre bu şatafatlı, içinde taht bile bulunan altın rengi tekneler, eskiden alalede balıkçı tekneleriymiş. Belediye, gelirlerinin çok fazla olduğunu ve isim yaptıklarını öğrendikten sonra bir düzene girmelerini şart koşmuş ve haliyle vergiye bağlanmış.


Haftaiçi oturacak yer sıkıntısı yok, 30sn göz gezdirince illaki kalkan birileri bulunuyor. Ancak haftasonu tam bir keşmekeş. Sıraya kaynayan mı ararsınız, birbirinin ayaklarını ezenler mi ararsınız, ne ararsanız var. Ayrıca ortamda o kadar çok insan var ki çanta, cüzdan, telefon gibi değerli eşyalarınızı ortalık yerde tutmamanızı öneririm.



Lezzete gelince, ben balık sevmeyen ve aramayan bir insan olarak bu balık ekmeğin hastası oldum efendim. Palamut denen bu balığı bu abiler nasıl yapıyorlarsa pamuk gibi oluyor. İştahla ısırırken kendinizi kaybedip 2. yarım ekmeği almak için kendinizi tekrar sırada bulabiliyorsunuz. "Bayattır onlar, balık dediğin evde yapılır" diyebilecek arkadaşlarımız için ise şöyle söyleyebilirim; inanılmaz bir sirkülasyon var ve bayat olma şansları hemen hemen yok.



Tarihi Eminönü Balıkçılarından 3 kere yeme şansım oldu ve hepsi çok başarılıydı ancak ortadaki balıkçı arkadaşımızın, balığın kılçıklarını ayıklamada, baştaki ve sondaki meslektaşlarına göre biraz daha amatör olduğunu söylemem gerek. Bir sonraki ziyaretimde, artık boş masa sayısına göre ya baştaki ya sondaki tekneye gideceğim.


Ayrıca bilgi vermem gerekir ki, ortamda sinir katsayınızı yükseltecek tek şey sıkışık oturma düzeni değil, elindeki ıslak mendilleri ağzınıza yüzünüze uzatıp "slak mendil" diyen gençler. Ne diye agresyon yapıyorsun diyebilirsiniz, ancak her 10sn'de bir böyle bir durumla karşılaşınca insan birazcık sinirleniyor, ama elinizdeki lezzetli balık ekmek onu hemen unutturuyor.


Masanıza uğrayan kişilerden bahsetmişken, turşuculardan bahsetmemek olmaz. Bu arkadaşlarda hem limonlu hem sirkeli bulmanız mümkün. Neşeli Günler isimli filmde Adile Naşit ve Münir Özkul bu konu yüzünden birbirine giriyorlardı hatırlatayım. =) Ayrıca bu arkadaşlar aşağıda göründüğü gibi turşu suyunun bazı hastalıklara iyi geldiğini söylemekte. Uyarmak zorundayım efendim, ülseriniz ya da mide rahatsızlığınız varsa sakın ama sakın turşu suyu içeyim demeyin. O trafikte hastaneye zor yetişirsiniz. =)


İşte her derde deva turşu suyu =)


Kıssadan Hisse;

5 dakikada karnını lezzetli bir şekilde doyurup Eminönü'ne dalmak ya da evine doğru yola çıkmadan önce mola vermek için çok güzel bir mekan. Sallanan tekneler ve insan çeşitliliği, teknelere uygun giyimli çalışanlar ve sürekli fotoğraf çeken turistleriyle görülmesi gereken bir lezzet durağı.

Fiyat:
1 adet yarım ekmek 4tl

Not: Masaya gelen çocuklardan mendil almak yerine, balığınızı uzatan arkadaşa söylerseniz size bedava kolonyalı mendil vermekteler ve bu kolonyalı mendili yemek yediğiniz sırada masanızda tutarsanız sizi rahatsız etmeyeceklerdir. Bu kıyağımı da unutmayın. =)


Afiyet olsun.

22 Mar 2010

Yedi-Sekiz Hasanpaşa Fırını {Beşiktaş - Istanbul}

Efenim güneşli bir günden hepinize merhaba!

Gittim Yedim ekibi olarak tam hız yazılarımıza devam ediyoruz. Ekibimize Izmir'den Ozge ve California'dan Hande de katıldı, kendilerine ağzımız dolu yemek yerken, ağız arasından da olsa kocaman bir hoşgeldin diyor ve son sürat yemeye devam ediyoruz, bizi izleyin anacım!

Bugünkü misafirimis Istanbul Beşiktaş'tan tarihi bir fırın. O kadar tarihi ki girişindeki taşlar eskimiş ve unlu mamullerinin tadı yıllardır değişmiyor. Çocukluğumda annemin elimden tutup götürdüğü, un kurabiyesi ve börekçikler aldığımız fırın, Yedi-Sekiz Hasanpaşa.

yedi sekiz hasanpaşa fırını beşiktaş
Temelde bir ekmek fırını olmakla beraber, tadı mükemmel, değişmeyen unlu mamülleri var Yedi-Sekiz Hasanpaşa'nın. Ufak acıbademcikler, minik börekçiklikler, yassı galetalar, halka, un kurabiyesi, susamlı çubuk, poğaçacıklar aklıma ilk gelen ciciler..

yedi sekiz hasanpaşa fırını beşiktaş
Bu güzelliklerden, "abi 2 tane ondan, 3 tane bundan" diye bir kesekağıdına doldurtup, iskeleye inip, çay eşliğinde sıcak sıcak yemek son derece makul bir hareket.

Acıbadem, halka ve minik börekçikleri eşsiz lezzette, demedi demeyin. Fiyatlar gayet normal, fırından alıyorsunuz neticede.

Bir başka fırın hikayesinde görüşmek dileğiyle.. Esen kalınız..

12 Mar 2010

Beyaz Fırın {Kadıköy vs - Istanbul}

Girizgâhı şu şarkıyla yapmak istiyorum sayın okuyucular.

Bir efsaneiiii bir efsaneiiii senin pastaların
Bir efsaneeei bir efsaneiii o tartlar... :P


Şimdi efenim bilmeyenler için birkaç çiziktireyim önce. Beyaz Fırın Istanbul'da çook meşhur, hatta tarihi bir pastaneler zinciri. Web sitelerinde şöyle özetliyorlar hikayelerini:

180 yıllık lezzet yolculuğunda, beş kuşaktır devam eden, değişen koşullara rağmen değişmeyen kalitenin öyküsü Beyaz Fırın.

Makedonya'dan göçüp Balat'taki simitçi dükkanında yola çıktığı günden beri, İstanbul'da bir tarihe tanıklık etmiş, yıllar içerisinde hep gelişmiş ama ilk günkü kimliğinden hiç ödün vermemiş Stoyanof ailesi.

Beyaz Fırın'da yıllar boyunca edinilen tecrübe, ailenin büyüklerinden küçüklere aktarılmış. Bazen sözcüklerle bazen konuşmaya bile gerek kalmadan aktarılan bu tecrübe, bugün Beyaz Fırın'ın arkasındaki sağlam temeli oluşturuyor.
Istanbul'da birçok şubesi bulunan Beyaz Fırın'ın ben en çok Kadıköy çarşı şubesini seviyorum. Oradaki kalabalık ve aceleyle ayaküstü yediğim kaşarlı kruvasanlar, irmik helvası, "küçük şeyler" ve bilumum pastacıkların tadını ömrü hayatımda başka hiçbir pastanede alamadım.

Kadıköy'deki küçücük şubeye girersiniz, "yemelik, şundan bundan ondan istiyorum" dersiniz, hemencecik servise hazır verirler, çayları da vardır, ortadaki dayanma masasına dayanıp, aldıklarınızı hüpletip, sonra Istanbul'un yoğunluğuna karışabilirsiniz.

beyaz fırın pastanesi istanbul

Yukarıda beyim Gravel ile yaptığımız hoş bir atıştırmalık kombinasyonu görüyoruz.

Beyaz Fırın'da yer alan her şey bir lezzet harikası ve inanılmaz özenli. Minicik bir kurabiye bile bir Gelincik Tarlası tablösü hissi uyandırıyor bende, o derece.

Fiyatlar ucuz değil. Ancak Beyaz Fırın kalitesinin bir ayrıcalık olduğu ve bu lezzetli birkaç ayda bir Istanbul'a geldiğimde tadabildiğimi düşünecek olursak beni hiç rahatsız etmiyor fiyatlar.

Zaten ondan bundan kombinasyonu tabak yaptığımızda gramajlar fazla olmadığından öyle ahım şahım hesap da çıkmıyor.

beyaz fırın pastanesi istanbul



Mekanda favorilerim, meyveli tartlar, makaronlar, kruvasan/kurabiye çeşitleri, çikolatalar, meyveli atıştırmalıklar, irmik helvası... Eööömm. Sanırım kısaca HER ŞEY! :)

Istanbul'dan bizi ziyarete gelirken her seferinde Beyaz Fırın'dan paket yapıp bize getiren Merve'ye de selam ediyoruz buradan :)

Ağzım sulandı sayın okuyucu. Size anlatırken kan şekerim düştü. Istanbul'da olsam soluğu alıcam Beyaz Fırın'da.

Size en yakın Beyaz Fırın şubesi'ni öğrenmek için buraya bir tık yeterli. Fotoğraflar da beyim Gravel'e aittir.


Esen kalın okurlarım.
--Irazca

GittimYedim.Com, çok yazarlı, sosyal bir yemek girişimidir. Bu sitede gezdiğimizi gördüğümüzü değil, yediğimizi içtiğimizi anlatırız.

copirayt mopirayt: Bir takım şuursuz oburlar