




Mekanın normalde fiks menü uygulaması yok, ancak satın aldığımız menüde çorba, mezeler, salata, ana yemek, meyve ve yemeğin yanında alınacak içki bulunuyordu. Yemeğe, Yunan müzikleri eşliğinde, balık çorbasıyla başladık. İçinde levrek parçacıklarının olduğu terbiyeli ve kremalı olan bu çorba, mekanın özel yemeği ve gerçekten de özel olmayı hak edecek bir lezzete sahip.
Çorbanın hemen ardından masaya mezeler geliyor. Lokantanın menüsünde karides söğüş, karides kokteyl, patlıcan salatası, mantar salatası, yoğurtlu semizotu, hamsi marine, levrek marine, lakerda, tarama, Girit ezmesi ve Ege otları gibi soğuk başlangıçlar, karides güveç, yağda karides, jumbo karides, soya soslu jumbo karides, kalamar tava, kalamar ızgara, balık köftesi, balık böreği ve balık kokoreç gibi sıcak başlangıçlar bulunuyor. Bizim masamıza ise yaprak sarma ve barbunya pilaki gibi mezeler geldi.
Salatayla birlikte masaya ilk oturduğunuzda vermiş olduğunuz balık siparişi geliyor. Onursuz Kıl Adam levrek yemeyi tercih ederken, ben ise çipura yemeyi tercih ettim. Yanına da içecek olarak bir kadeh rakı ve bir kadeh kırmızı şarap aldık. Ana yemekten sonra masaya muz, portakal, kavun ve kivinin yer aldığı meyve tabağının gelmesiyle bu muhteşem yemeği sonlandırdık.
Mekanın kurucusu ve işletmecisi Yıldız Hanım, teker teker masaları gezerek afiyet olsun diyor, misafirlerin yiyeceklerle ve bunların yapımıyla ilgili sorusu olursa bu sorulara sabırlı ve ayrıntılı bir şekilde yanıt veriyor. Bunun mekana samimi bir hava katması bizim çok hoşumuza gitti. Servis hızlı, garsonlar çok nazik ve ilgili. Üstelik bu güzel mekana özel aracınız olmasa bile ulaşmanın gayet kolay olması önemli artılarından biri. İçerisi çok büyük olmadığı için hafta içi de olsa rezervasyon yaptırıp gitmekte yarar var.
Özellikle memlekete yakın bir hava solumak isteyen İstanbul’da yaşayan İzmirlilerin mekandan, yemeklerden ve ortamdan memnun kalacağını düşünüyorum. Kroki, iletişim bilgileri ve ayrıntılı menüyü görmek için mutlaka ziyaret etmeniz gereken adres ise şu:
Son olarak, websitesinde bulunan “Balık Takvimi” de hoş bir ayrıntı olmuş, belirtmeden geçmemek lazım.
Uzun süredir aklımızdaydı İstanbul’da güzel bir fasıl mekanına gitmek ve eğlenmek. Arkadaşlarımızın tavsiyelerine uyarak Galata Meyhanesi’ni denemeye karar verdiğimizde açıkçası bu kadar eğleneceğimizi ve midelerimizin bayram edeceğini biz bile düşünmemiştik.
Galata Meyhanesi 1993 yılından beri Pazar günleri hariç her akşam mikrofonsuz canlı fasıl yapmasıyla ve lezzetli yemekleriyle ünlü. Servis saat 19.30’da, fasıl ise 21.00’da başlıyor. Keman, kanun, ud ve darbuka çalan amcalar (amcalar diyorum, çünkü kendileri gerçekten yaş olarak büyük ve bu işin ustası) hem eğleniyor hem de etraftakilere tatlı tatlı laf atarak eğlendiriyorlar. Ortamın güzel, mekanın temiz, garsonların ilgili ve servisin hızlı olması elbette büyük artılar, ama tabi ki asıl konumuz yemekler.
Kişi başı 75 TL olarak belirlenen bir fiks menü uygulamaları var. Mekana girip oturduğunuzda sizi masanızdaki mezeler karşılıyor. Rakı masalarının olmazsa olmazı beyaz peynir, yaprak sarma, pazı sapı turşusu, karnabahar salata, mercimek köfte, levrek marine gibi mezelerle açılışı yapıp ara sıcaklara geçiyorsunuz. Mezelerin tadı çok lezzetli olmasına rağmen Galata böreğine, Arnavut ciğerine ve özellikle de yanında nefis bir yoğurtla servis edilen pazı sarmaya bayılacağınıza eminim. Ana yemek olarak ise size üç seçenek sunuluyor: Pazıda levrek, soya soslu piliç ve beğendili kebap. Biz pazıda levrek ve beğendili kebap yemeyi tercih ettik ve özellikle pazıda levreğe bayıldık! İlk bakışta porsiyonu küçük görünmesine rağmen lezzetiyle bizi bizden aldı diyebiliriz. Ana yemeklerin ardından masaya gelen meyve tabağındaki meyveler hem çeşit olarak zengindi, hem de taptazeydi. Son olarak hayatımda yediğim en güzel irmik helvalarından birini burada tattığımı da belirteyim.
Fiks menüye dahil olan içki konusunda ise şöyle bir yol izleniyor: Herkesin içki payı gecenin başında masalara servis ediliyor. Ancak bir nedenle içki içmek istemezseniz gece boyunca tüketeceğiniz tüm meyve suları, sodalar ve kolalar limitsiz. Dolayısıyla mekan hem içki içenleri hem de içmeyenleri memnun etmeyi başarıyor.
Kalabalık grupların tercihi olan mekanda yer bulmak oldukça zor. Biz sekiz kişilik grubumuz için 10 gün önceden rezervasyon yaptırmak zorunda kaldık dersek sanırım durum daha net anlaşılır. Yine de mekanın nispeten küçük ve masaların çok fazla yayılmamış olması mekandan ve fasıldan alınan zevki arttırmıyor değil.
Asmalımescit’in iki üst sokağında (Taksim Meydanı’na doğru olan tarafta), yani Orhan Apaydın Sokak’ta yer alan Galata Meyhanesi felekten bir gece çalmak ve kendi deyimleriyle “Beyoğlu’nda hem tarihi bir mekânda lezzetli yemekler yemek, hem de geleneksel fasıl müziğini usta müzisyenlerden dinlemek isteyenler için ideal bir adres.”
Mekanın Türkçe, İngilizce ve Yunanca hazırlanmış olan websitesine şu adresten ulaşabilirsiniz:
Bir obur için kuşkusuz en önemli şey, uygun fiyata doyurucu ve güzel bir yemek yemektir. Sağolsun Grupanya, Pizzeria Pidos’ta menü kampanyası yapınca daha önce hiç denemediğimiz bu mekanda uygun fiyatla yemek yiyip inceleme yapma fırsatı bulduk.
Mekana gitmek için Taksim The Marmara otelini karşınıza alıp hemen solundaki sokaktan girmeniz yeterli. İleride sağda, sıcak ortamıyla Pizzeria Pidos’u göreceksiniz. Biz gittiğimizde hava güzel olduğu için hemen ön tarafa, yol üzerine de masa koymuşlardı, ama sanırım kış aylarında böyle bir uygulamaları yok. İç mekandaki masa sayısı da çok fazla olmadığı için gitmeden önce rezervasyon yaptırmakta fayda olduğunu belirteyim.
İçeriye girdiğinizde sizi güleryüzlü garsonlar ve hoş bir ortam karşılıyor. Masanıza yerleşirken pizza ustasının tezgahta pizzaları hazırladığını ve fırına verdiğini görebiliyorsunuz. En azından pizzalar konusunda bu “açık mutfak” tarzının uygulanması bizim hoşumuza giden bir ayrıntı oldu.
Grupanya kampanyası dahilinde bir pizza ve bir kadeh de şarap hakkımız vardı. Onursuz Kıl Adam tercihini Al Quattro Formaggi’den (yani parmesan, rokfor, suda mozzarella ve mozzarella içeren dört çeşit peynirli pizzadan) yana kullanırken ben ise Klasik Pizza yemeyi tercih ettim. Çok fazla beklemeden pizzalarımız ve soğuk kırmızı şarabımız geldi. Dolayısıyla servisin hızlı olduğunu söyleyebiliriz. Lezzete gelince… Bu pizzaları yedikten sonra çeşitli pizza zincirlerinden yemeye alışkın olduğunuz pizzaların çok yavan geleceğini söyleyebilirim. İnce hamuru, göz ve karın doyuran malzeme miktarı ve büyüklüğü ile pizzaları bizi fazlasıyla tatmin etti. Makarnalarında ise çok fena gözüm kaldığı için bundan sonraki gidişimizde ne yiyeceğim şimdiden belli.
Hep pizzadan bahsettik, ama buraya bir “pizzacı” demek çok yanlış olur. Menüde yaklaşık 20 çeşit pizzanın yanı sıra beş çeşit et ve balık yemeği, 10 çeşit makarna, dört çeşit risotto, yedi çeşit salata, beyaz ve kırmızı şarap seçenekleri, amaretto, grappa, limoncello gibi alkollü içecekler ve tabi ki tatlılar mevcut. Pizzalar 14 – 28 TL, risottolar 14 – 19 TL, et ve balık yemekleri 19 – 35 TL, salatalar ise 12 – 15.50 TL fiyat aralığında.
Gördüğüm kadarıyla özellikle yabancılar tarafından tercih edilen bir yer haline gelmiş. Türk müşteri sayısı çok azdı. Bir de keşke İtalyan müzikleri çalsaydı da atmosfere daha hoş bir katkısı olsaydı diye şımarıklık etmeden duramayacağım:)
Pizzeria Pidos’un iletişim bilgileri ve mekanla ilgili ayrıntılı bilgi için: http://www.pizzeriapidos.com.tr/
NOT: Fotoğraflar loş ışıkta telefonla çekildiği için pek iyi çıkmadı.