Makarna aslında hep aynıdır sanırız ama hayatımız boyunca evrim geçirir. Çocukken annemizin bize özel yaptığı bir yemektir. Hep sağlıklı beslenmemiz gerekirken annemizin köfte ve makarna yaptığı gün hayatımızın en güzel günüdür…
Biraz serpilip üniversiteye başladığımızda, saç uzatmanın da gazıyla ayrı eve çıkarız ve paket makarna sınav dönemlerinde en büyük dostumuz olur. İş sahibi olup da para kazanmaya başlayınca da seviyeyi biraz yükseltip ‘’dışarıda makarnaya para verilir mi, evde yaparız yea’’ eşiğini de aştığımızda ise ev yapımı makarnalar, ortalama İtalyan restoranları hayatımıza girmeye başlar. Tabii bunda, gençlik gazıyla çıktığımız interrail’da, Roma’da yediğimiz makarnanın tadının damağımızda kalmasının da rolü büyüktür.
Sonunda da, kazandığımız az buçuk ağız tadımızla, makarna bizim için İtalyan mutfağı olur, isimlerinin okunuşu zor yemekler olur, muhteşem sosların renk kattığı el yapımı hamurlar olur…
Grissini de bu evrimin sonlarına doğru bizi buldu ve lezzetlerini sundu. Açıkçası evrimin güzel bir halkasında bizi yakaladı:)
Nişantaşı’na yolumuzun düştüğü Grissini’de yemeğe Foccacio E Pomodori ile başladık (isimler zorlaştıkça artan kalite eşiği). İsim korkutmasın, bildiğiniz köy pidesi aslında ve başlangıç için cidden iyi gidiyor. Özellikle kırmızı şarap da tercih ederseniz, yemeğinize güzel bir başlangıç yapabilirsiniz.
Başlangıcın ardından da kafamda makarna ya da pizza tercihi yapmak vardı ancak bir anda kendimi kaybederek her ikisinden de sipariş verdim. Makarnada tercihim Papardelle Al Pomodoro oldu.
İçinde sarımsak ve soğan olması kafadan midemi kazandı zaten. El yapımı olduğu için pappardelle cinsi makarna da çok iyi pişmişti. Ne çok sertti ne de çok yumuşak. Hafif kalın olması da süper dolgun bir tat veriyor ve domatesli fesleğen sosuyla oldukça rahat yeniyor. Başta makarna bizim için hazır paketlerden ibaretti, şimdi ise el yapımı ve birçok farklı çeşitten ibaret. Pappardelle de bu çeşitlerin arasında yumurtalı makarnaların en büyük biçimiymiş. En çok satan yemekleri olması da açıkçası çok şaşırtmadı.
Yazıya makarnadan girdik ama her yeni gittiğim pizzacıda benim için için bir kalite eşiği olan dört peynirli pizzayı da denemeden çıkmayı kendime yediremedim ve bir de 4 Formaggi söyledim (böyle söyleyince çok havalı oluyor cidden:)
Çocukluk aşkım pizzanin yanında, peynir hastası biri olarak da söyleyebilirim ki, dört peynirli pizza muhteşem. Yalnız yerken tek bir tavsiyem olacak, lütfen elle yiyin, çatal bıçakla yiyeyim derken peynirleri mundar etmeyin. Alın bir dilimi elinize, geniş tarafını hafif sağdan ve soldan bükerek yiyin gitsin. Çok kasmayın, tadını çıkarın ;)
Makarna üstüne pizza yiyince tatlı menüsüne sadece bakakalmam beni çok üzdü ama yapacak da bir şey yoktu, tatlıları için kısa zamanda bir kez daha Grissini’ye uğrayacağım.
Fiyatlara gelirsek; evet, fiyatlar yemeklere göre biraz tuzlu ancak kaliteli malzeme kullanan yerleri bulmanın çok zor olduğu, iyi bir dönerin bile 200 gramının 17-18 TL’lere çıktığı dönemde bu fiyatlardan çok da kaçış yok diye düşünüyorum. Günün sonunda iyi yemek istiyorsanız, paranızın hakkını alacağınızı bilerek Grissini’ye rahatça gidebilirsiniz.
Fiyat aralıkları kısaca şu şekilde:
Başlangıçlar: 29 - 52 TL
Makarnalar: 26 - 49 TL
Pizzalar. 23 - 56 TL
Tatlılar: 24 - 32 TL
Son olarak da tavsiyem, gittiğinizde hiç ön taraftaki açıklıkta ya da içeride oturmaya kasmayın, direkt arka tarafta, yeşillikler içindeki muhteşem alanda bir masa kapın. Huzur, yemeğin tadını cidden arttırıyormuş, bunu gördüm:)
Adres ve diğer bilgiler için: http://www.grissinirestaurants.com/
Afiyet olsun!
1 yorum:
Nasıl canım çekti ama yaa... Mutlaka gitmek istiyorum buraya... :)
Yorum Gönder